RADİKAL - Washington Post’tan Rachel Feltman’ın haberine göre entomoloji (Böcek bilimi) idari takip müdürü Jason Weintraub ise kelebek sergisinin de yapıldığı müzenin bilime olan katkısını şu söyleriyle vurguladı: “Pek çok durumda müze için yapılan araştırmalar sırasında araştırmacılar hem dişi hem erkek olan numunelerin üreme organlarını mikroskop altından inceliyor.”

Kelebek sergisinden sonra doğal ortamında en fazla 1-2 hafta yaşayabilecek olan kelebeği müze sorumluları korunaklı bir bölgede saklıyor. Hem dişi hem erkek olan kelebek hala müzede bulunuyor.

Nymphalidae familyasından gelen Lexias pardalis cinsi kelebek sol bölümde erkek sağ bölümde dişi özelliği taşıyor. Bu karışık duruma jinandromorfizm deniyor. Jinandromorfizm gelişimin erken dönemlerinde hücreler embriyo formundan ayrılırken görülebilen bir durum. Cinsiyet kromozomuna yanlış bölünen ilk hücreler jinandromorfizme neden olabiliyor. Mesela XXYY bölünürken XY oluşması gerekirken XYY ve X olarak ayrılıyor.

Bazen jinandromorfizm “mozaik” olabiliyor. Yani hücreler tüm vücuda yayılıyor ve bu cinsiyeti ayırt edemememize neden oluyor. Hatta bazı cinslerde dişiler ve erkekler aynı gözüktüğü için ayırt etmek imkânsız oluyor. Aslında bu istisnai durumlar dışında kelebekler dişi ve erkeğin en rahat ayırt edildiği hayvan türü. Cinsiyetlerini renklerinden ve şekillerinden anlayabilirsiniz. 
Şu anda müzede bulunan kelebeğin türü Lexias pardalis, Güneydoğu Asya’daki tropikal ormanlarda bulunuyor. Kanatlarındaki çok az fark sebebiyle erkekleri dişilerinden daha küçük olan bu cinsin dişileri kahverengi üzerine beyaz ve sarı noktalı kanatlara sahip. Erkeklerin ise onları baştan çıkarmak için parıltılı siyah ve mavi kanatları var.